Horlama ve uyku apnesi günümüzün oldukça yaygın ve ölümle sonuçlanabilecek pek çok hastalığın altında yatan bir durumdur. Bu sebeple mutlaka tedavi edilmesi gereklidir.
Basit horlama kişide horlamanın olduğu fakat uyku apnesinin olmadığı durumdur, her zaman tedavi edilmesi gerekmez. Uyku apnesi ise kişinin horlama ile beraber nefes alma sırasında üst hava yolunda meydana gelen negatif basınçla hava yolunun kapanması ve nefes alamama halidir. Bu tablo yaklaşık 10 sn kadar sürer ve beyne oksijen gitmemesi üzerine beyin uyku seviyesini yüzeyselleştirerek kişinin hafif uyanmasını ve tekrar nefes almaya başlamasını sağlar. Bu tablonun gece boyu onlarca hatta bazen yüzlerce defa meydana gelmesi kişinin uyku kalitesinin belirgin düşmesine, gündüz uyku hali ve dikkatsizliğe, gece boyu kan oksijen seviyesinin sık sık düşmesi kalp krizi ve inme riskinin artmasına sebep olur.
Apne hastalarında hastanın kendisinden ziyade hasta yanında yatan kişi uykuda nefes durmasını fark eder ve hekime başvurma ihtiyacı hisseder.
Yapılan muayenede hastanın sigara alkol tüketimi, kilo fazlasının olup olmadığı, uyuşturucu etkisi olan ilaçlar kullanıp kullanmadığı sorgulanır. Boyun kalınlığı ölçülür. Üst hava yolunda tıkayıcı bir durumun olup olmadığı mutlaka endoskopik muayene ile burun girişinden gırtlağa kadar değerlendirilmelidir. Burun kıkırdağında eğrilik, genizde yer kaplayan lezyon, bademciklerin büyük olması, dil kökünün geride olması gibi durumlar bu muayene ile saptanabilir. Yumuşak damak arkası ve dil kökünde hastaya Müller manevrası yaptırılarak hava yolu kapanmasının derecesi saptanır.
Bu hastaların mutlaka uyku testine girerek apnelerinin varlığı ve sayısı objektif olarak gösterilmeli ve tedavi planı ona göre düzenlenmelidir.
Bu hastalığın tedavisinde hastaların yapabileceği uygulamalar özellikle akşam yemeğinden sonra içilen sigara ve alınan alkol miktarını azaltmak ve kilo vermektir. Vücut kitle indeksinin 25 kg/m2 nin altına düşmesi horlama ve apne şikayetlerinde belirgin rahatlama sağlar.
Eğer üst hava yolunu tıkayan bir durum mevcutsa mutlaka buna yönelik cerrahi uygulanmalıdır. Bu cerrahiler burun eğriliği düzeltilmesi, bademciklerin alınması, yumuşak damağın yukarı asılması, küçük dilin küçültülmesi/alınması (uvulopalatofaringoplasti), dil kökünün yakılması/alınması gibi işlemlerdir. Hangi cerrahinin uygulanması gerektiğine uyku testi sonucu ve kişinin anatomik yapısına göre karar verilir. Boyun çevresi kalın, kilo fazlası olan, küçük bademcikleri olan, yumuşak damağı sarkık, hastalar cerrahiden en az fayda görecek gruba girerler ve bu hastaların CPAP makinesi kullanması daha kalıcı bir sonuç doğurur. Bu makina, kişi gece uyurken burun veya hem ağız hem burundan sürekli pozitif basınçlı hava üfleyerek hava yolunun kapanmasını engeller. İlk başta makinaya adaptasyon zor olabilir ama yeni nesil makinaların kullanımı çok daha kolaydır ve sürekli kullanım ile hastalar alışır.
Sonuç olarak uyku apnesi mutlaka tedavi edilmesi gereken, tedavi edilmediği takdirde hayatı tehdit edici sonuçlar doğurabilecek ciddi bir hastalıktır. Hangi tedavinin hasta için daha uygun olacağı yapılan muayene ve tetkikler sonucu ile netleşecektir.